Burak Yılmaz: “2010-2011’i herkes biliyor”
Trabzon Hamamizade İhsan Bey Kültür ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen söyleşi öncesi Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, Burak Yılmaz’a bir plaket takdim etti.
Trabzonspor’da iki devir forma giyen ve gol krallığı yaşayan A Ulusal Ekibin ve Trabzonspor’un efsane golcülerinden Burak Yılmaz, bugün Büyükşehir Belediyesi’nin organizesinde söyleşi programına katıldı. Hamamiza İhsan Bey Kültür Merkezi’nde gerçekleşen söyleşiye Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’te katıldı.
Birinci olarak konuşma kürsüsüne gelen Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, “Türk futbolumuzun çok değerli yıldızlarından bir tanesi, futbolculuk hayatında da hocalık hayatında da katkılarını sunacak olan davetimizi kırmayıp bizlerle birlikte bu hoş programımızı manalandıran, değerli hocamız Burak Yılmaz hocamız, değerli konuklarımız bu hoş programımıza beğenilen geldiniz. Trabzon’umuz birçok kıymetiyle öne çıkan bir kentimiz. Tabiatı gereği Anadolu’da futbol denilince önde gelen bir kent. Birinci kere şampiyonluğu İstanbul’dan alıp Anadolu’ya getiren bir kent. Hoş izler bırakan çok değerli atletlerimiz oldu. İz bırakanlar ortasında çok önde gelen isimlerden bir tanesi Burak Yılmaz kardeşimiz artık hocamız. 7’nci şampiyonluğumuzun mimari olan futbolcularımızdan bir tanesi. Bizim için gurur verici. O heyecanı bizlere yaşatan o zamanki takımımızdan çok kıymetli bir isim. Futbol ismine hoş bir söyleşi gerçekleştirecek. Kültür dairemiz birçok program yapıyor. Spor programlarıyla futbolseverlerle buluşturuyoruz” dedi.
“ORASI BENİM EVİM”
Burak Yılmaz, “Allah Trabzonspor topluluğundan ve Şenol Güneş’ten razı olsun. Ben de sizden biriyim. Davet aldığımda ‘Orası benim konutum ben kendim gelirim’ dedim” dedi.
“TRABZONSPOR BENİ İKİ DEFA İSTEDİ”
Burak Yılmaz, “Trabzonspor beni iki sefer istedi. Ben iki defa Beşiktaş ve Fenerbahçe’yi tercih ettim. İki kulüp beni alabilmişti. 20’li yaşlarda futbola odaklanamadım. Bunlar da hayatıma çok şey kattı. TRT’de Şenol Güneş’i izliyordum. Kore’den gelmişti. Trabzon ayaktaydı. 61 numaralı bir telefon aradı. 5 dakika evvel izlediğim hoca beni aradı. Seni kimden alacağız dedi. Sen kapat idmanlara başla biz seni alacağız dedi. Trabzonspor beni tekrar Türk futboluna armağan etti. Allah, Şenol Güneş ve Trabzonspor’dan razı olsun. Beni tekrardan Türk futboluna armağan eden Trabzonspor’dur. 4-4,5 sene boyunca yaşamadığım şey kalmadı. Benden hesap almadılar. Buranın dinamiklerini ve genlerini çok düzgün biliyorum. Ben de sizden biriyim. Trabzon benim evim” diye konuştu.
Açıklamalarına devam eden Burak Yılmaz, şu sözleri kullandı:
“Hangi platformda olursanız olun ben oldum başardım derseniz başarısız olursunuz. Hayat bir maraton, uzun bir seyahat. Birçok defa futbolu bırakma noktasına geldim. Her şeyi tek başıma yaptım, benim hiç abim olmadı. Reaksiyonla başarılı olabildim. Yılmadım, hiçbir vakit vazgeçmedim. İnşallah antrenörlüğüm futbolculuk mesleğimi geçer.”
“TRABZON’DA ÇOK BASKI VAR”
“20’li yaşlarda kanım çok süratli akıyordu. Buraya geldiğin vakit yalnızca futbola odaklanacaksın. Başımda bana inanan bir antrenörüm vardı. Buranın reaksiyonu hiçbir şeye benzemez. Büsbütün futbolla yatıp futbolla kalktım. Şenol Güneş’in hakkını ödeyemem. Hayatımın merkezine futbolu koydum. Trabzon’da toplumsal hayat az olduğu için diğer talihim yoktu. Trabzon bana balık tutma aktivitesini kattı. Her futbolcunun yolunun düşmesi gereken bir yer Trabzon. Trabzonspor’da oynayan her futbolcu dünyanın her yerinde oynar. Muvaffakiyete odaklı oyuna yanıt verebilen her oyuncu her yerde oynar. Trabzon’da çok baskı var.”
“Şenol hoca benim hayatımın başlangıcında da var. Antrenörlük hayatımın başlangıcında da kendisi var. Hayatımın kapılarını açan birisi. Şenol Güneş’e takviye olmak lazım. Çok bedelli bir spor adamı. Benim için çok kıymetli. Allah ona uzun ömürler versin. İnşallah Trabzonspor’da özlenen muvaffakiyetleri yaşatır.”
“2010-2011 BİZİM KARIN AĞRIMIZ”
“2010-2011 dönemi bizim karın ağrımız. Şayet bu mevzuyu öbür bir platformda konuşurdum. Sayın başkanımı çok eski tanıyorum. Sayın başkanımızı çok seviyorum. Tıpkı yolda ilerliyoruz. Hiçbir kimse bizim bam telimize basmazsa bir şey söylemeyiz. Yastığa başımıza koyduğumuzda kimin şampiyonluğu aldığını herkes biliyor. Türk futbolunu en az 10 yıl geriye gitti. Bizim gönlümüz kalbimiz her şeyi biliyor. 2011’in işçisiyim. Beyin kanaması geçiren burnu kırılan bir oyuncuyum. 2011 şampiyonun kim olduğunu herkes düzgün biliyor.”
“Trabzon’da hiç ıstırap çekmedim. Futbolun lisanı birdir. Ben hiçbir vakit burada zorluk görmedim. Büsbütün futbola konsantre oldum. Dostluklarım hala burada. Trabzon ülkenin kalbidir. Zorluk yaşadım dersem palavra söylemiş olurum. Benden hiç hesap almadılar.”
“Sosyal hayatımda sakin bir beşerim. Alana çıktığım vakit değişik bir insan oluyor. Ben yenilmeyi kaybetmeyi sevmiyorum. Saha içerisinde sakin bir insan olmayacağım. Tahminen de beni başarılı yapan kabul etmemek kaybetmemeyi sevmeyen imal. Ben kazanmak istiyorum, kaybetmek istemiyorum. Kayserispor ile buraya geldim. En büyük dileğim kazanmaktı. Ben bağlı olduğum topluluğun hakkını korumakla mükellefim.”
“TRABZONSPOR’A MUHTAÇLIĞIMIZ VAR”
“Özür dilemek bir erdemliktir. Şayet bir kusurumuz olduğu vakit özür dilemek mecburiyetindeyiz. Şayet senin kusur yapman isteniyorsa ben özür dilemem. Özür dilemediğim için de takım dışı kaldım. Hayatımın en makus zamanlarımdı. Bunları söylemek aslında çok yanlışsız değil. Ne verdiysek kat ve kat aldık. Trabzonspor’un kimseye gereksinimi yok bizim Trabzonspor’a muhtaçlığımız var. Berbat bir hatıra. Kırdığım beşerler var. O devir kırdığım beşerler varsa artık özür dileyeyim. “
“HER ŞEYİ TRABZONSPOR’DA KAZANDIM”
“Trabzonspor’da her şeyi kazandım. Çok hoş anılarım var. Karabük maçı, son maç, ben cezalıydım. 4-0 kazanıyoruz. Maçlar bitti, içeriye girdik. Şenol Hoca bir konuşma yaptı. Hayatımın en makus anıydı. Dudakları titreye titreye bir konuşma yaptı. Bizi ciğerimizden vurdu. Hayatımda hiç bu kadar üzülmemiştim. Karabük maçının soyunma odasını hiç unutamam. Herkes farklı bir yerde ağlıyor. Ben ağlıyorum. Beyin kanaması geçirmiştim, Galatasaray maçımız vardı. Kimse oynayacağımızı bilmiyordu. Uçağa binmem bile yasaktı. Maçta oynadım galibiyet golünü ben attım. Bunu da hiç unutamam. Avni Aker Stadı’nı hiç unutamıyorum. 2010-2011 yılında biz ısınmaya çıktığımız vakit biz full tribüne oynardık. Şu an taraftarlarımızda bir ilgisizlik var. Trabzon taraftarı, Trabzonspor’un her şeyidir. O oyuncuları boş tribünlere oynatmayın. Âlâ gün dostu olmayalım. Makûs günde daha fazla sahiplenip tribünleri doldurun. Oyuncu o vakit farklı oynar.”
“TRABZONSPOR’UN HER MAÇINI TAKİP EDİYORUM”
“Trabzonspor’un her maçını takip ediyorum. Bundan sonra nasıl düzeliriz nasıl kupayı alırız diye odaklanmamız lazım. Trabzonspor’un başında çok bedelli bir teknik yönetici var o yarayı görüyor pansumanı yapacaktır. Yenilgiyi hazmetmeyen, beraberliği kabul etmeyen atak oynayan bir grup hüviyetinde olması lazım. Bundan sonrasına bakılması lazım. Trabzon geleni bağrına basar, gidene güzelce bay bay der. Trabzonspor’un özüne dönmesi lazım. Öz kültürüne dönmesi gerekiyor, öz futbol kültürüne dönmesi lazım. İsyan eden kabul etmeyen, başarıyı isteyen bir kadro halinde olması gerekiyor. Trabzonspor, Anadolu’ya şampiyonluğu getirirken bunları yaparak şampiyonluğu getirmiştir. Önümüzdeki dönemden itibaren öz futbol kültürüne kavuşacağını düşünüyorum”
